Geçenlerde bir müşterim projelerimizden birisini ziyaretinden sonra bana attığı emailda ‘Sizi tok satıcı gördük, o yüzden…’ gibi bir benzetme yapmıştı. Kendisinden 15dk sonra tanıtımı ofisimize gelen ve birebir görüştüğüm 2. müşterimden duyduğum ise daha ilginçti…
Kategori: İzmir Konut Projeleri
Bu hafta gazetelerde büyük haberdi; Çeşme’de konut fiyatlarında bu sene görülen artış İstanbul ve Ankara’yı sollamış, hatta İzmir’i 2’ye katlamış!
Çeşme’de yazlık ve arsa fiyatlarına her sene ‘daha ne kadar artacak ya??’ derim ve her sene devam eden artışı görünce şok olurum.
Çeşme’de konut fiyatlarının artışını belediye başkanı yorumlamış ama benim teorilerim farklı;
Geçen gün yolda gördüğüm bir büyüğüm ‘Bu inşaatta amma para varmış be, herkes inşaatçı oldu’ dedi. Başka bir büyüğüm de ‘bu aralar gayrimenkule anormal bir ilgi var!’ dedi. Bir tanesi biraz haklı, diğer tamamen haklı. Nedeni;
Kategoriler
35. Sokak’tan haber var!
Soruyu alınca biraz şaşırdım çünkü 35. Sokak projesinin bir kısmının dahi olsa bittiğinden ve yaşamın başladığından haberim yoktu.
Proje ile ilgili görüşlerimi Kasım 2010’da İzmir’in en ütopik projesi başlıklı yazımda belirtmiştim.
Proje ile ilgili o zamanki en büyük çekincem
Herşey güven ile bitmiyor! 2010 yılının Temmuz ayında bizim Palmiye Park Zirvekent’e başlamak üzereyken emlakkulisi.com’dan beni takip eden Almanya’da yaşayan bir gurbetçi okuyucum kendisini aramamı istemişti.
Banka faizleri çok geriledi, şu an faizler enflasyondan düşük gözüküyor. Böyle bir ortamda projeden alacağınız ve 24-36 ay içerisinde teslim alacağınız bir evin ödeme planı nasıl olmalı?
Projeden ev almak gerçekten daha kazançlı mı? Olup olmadığını anlamanız için 3 sorunun cevabını bulmanız gerekiyor.
Ortada daha hiçbirşey yok, belki bir örnek daire; diğer herşey yazıyla, çizgiyle, maketle, resimle anlatılmış. Haliyle geriliyorsunuz, korkuyorsunuz, merak ediyorsunuz. Mimar mühendis olsanız bile yaptığınız seçimden çok emin olamayabiliyorsunuz. Aşağıda vereceğim projeden ev seçme taktikleri ile 3 adımda içinizi bir nebze rahatlatabileceksiniz.
1996 yılında Amerika’ya yüksek lisans yapmaya gittim. Türkiye’de mühendislik okumuş birisi olarak çevremdeki bir çok insan Amerika’da öğrencilerin çok akıllı olmadığını, derslerin bana çok kolay geleceğini söylemişti. Meğer beni neler bekliyormuş…
Cevabı veriyorum, isterseniz sonrasını okumayın;