Kategoriler
Genel

Gurbetçileri Ev Sahibi Yapan Adam!

1 ay önce uzun bir telefon numarası gözüktü telefonumda; yine Bulgaristan’da mahsur kalmış, ailesinin yardım göndermediği zavallı bir kızın kontür isteği ile karşılaşacağımı düşünürken, kulağımda çok heyecanlı ve dinamik bir ses duydum. Hollanda’dan Tuncay adlı bir arkadaş Gaziemir ve diğer bölgelerdeki evlerimizi satmak istediğini söyledi. Kontür talebi yerine böyle birşey duyunca ben de biraz şaşırdım haliyle.

Tuncay beyin ilginç bir hikayesi var;
Tuncay eski bir bankacı. Şu an Hollanda’da yaşıyor ama ailesi halen İzmir’de. Girişimci bir ruh. Ne sebeple Hollanda’ya gitmiş bilmiyorum. Bugüne kadar kimsenin beceremediği birşeyi yapmaya çalışıyor; Gurbetçilerin kazıklanmadan ve dolandırılmadan Türkiye’de banka kredisi ile ev sahibi olmalarını olası kılıyor.

Tuncay’ın herkesden farklı yaptığı en önemli şey, gurbetçilere Denizbank ve Garanti aracılığı ile Türkiye’den konut kredisi kullandırabilmesi. Düşünürseniz banka için çok büyük bir risk var burada; eğer gurbetçi parayı ödemez ise banka gidip fellik fellik Hollanda’da adamı arayamaz! O yüzden de Tuncay çok seçici ve garantici olmakla beraber, bankaların da güvenini kazanacak kadar detaylı ve hatasız çalışıyor.

İzmir’de daha önce Gönen Metrokent konutlarında 36 adet konut satmış, bence çok başarılı bir rakam. İzmir’de portföyündeki tek proje şu an Palmiye Park. Çok yakında kendisi ile Çiğli ve Bornova’daki projelerimiz için de çalışacağız.

Elindeki projeleri Hollanda’daki vatandaşlara dağıtılan çeşitli konseptlerdeki dergilere reklam vererek, iki websitesi ve her ay düzenlediği fuarlar ile tanıtıyor. Dergiler gayet kaliteli ve fiyatlar da makul.

Gurbetçiler ona güveniyor çünkü Tuncay sadece çok iyi ve makul fiyatlı projeler ile çalışıyor. Müşterisini tanıyor ve hayal satmıyor.

İşi zor ve yoğun. Bir işte başarılı olmak için insanlara yardım etmeyi ilk hedef haline getirmek gerekiyor; Tuncay da bu girişimi ile bunu başarıyor.

Kendisinin yönetimindeki web siteleri;

Gözatmanızı öneririm.
Kategoriler
Genel

Bu Sayfada Yazılacak En Güzel Yazı!

Aylardır yalvarıyorum buraya yazsın diye! Benimle evlenmeye ikna ettim ama bir türlü Emlak Gurmesi’nde yazmaya ikna edememiştim. Sonunda oldu!

Daha önce bu sayfaya yazı yazan arkadaşlara ayıp etmek istemem ama, bu işi bilerek yapan ve genç yaşta Robb Report gibi sektöründe lider bir derginin başına geçmiş ama evlenince İzmir’e taşınmış kumru Banu’m bu güzel yazısı ile Emlak Gurmesi sayfasının kalitesini ulaşamayacağım bir şekilde yükseltiyor.

İşte Banu’nun aylardır beklediğim ve daha önce kendisine yönelttiğim iltifat ve suçlamaları cevaplayan yazısı burada;

Söz bende!
Sizler  onunla benden  önce tanışıyorsunuz. Ağustos 2007’de yazmaya başlamış bu blogda. İzmir’i didik didik etmeye söz vermiş taaa o zaman ilk yazısında. Bizim hikâyemiz 2008’de başlıyor. Geçen Kasım ayından beri de  kendi tabiriyle ‘evindeki’ kızım.  Gayrimenkulle ilgili anlattıklarına kadın faktörü katmanın daha çok tıklandığını fark eden gurmenin, yazılarında ara sıra bahsettiği karakterim. Evet o, benim. Tamam da anlattığı gibi biri değilim! Neden mi?
Bir kere, daha bir iki sene ev alma gibi bir planı olmadığını benden hiç saklamadı. (Bakınız 20 Ocak tarihli yazısına: “Banu duymasın ama daha bir iki sene ev almayı düşünmüyorum.” Ayrıca istediğimiz gibi bir ev bulana kadar bu evi değiştirmeyelim diyen de benim.  İlk okuduğumda bir şey söylemedim. Bu yazıyı Facebook’ta “İşte Banu’nun kızdığı yazı” diye post etmesine de ses etmedim. Baktım ki geçen gün yaptığım bir yoruma, “Bundan sonra senden daha çok bahsedeceğim” demiş, “Aman” dedim, “Sen bahsetmeden, ben edeyim. Bir içimi dökeyim de rahatlayayım!”
Nerden başlasam… Yazılarında “Ev seçerken son kararı kadınlar verir” fikrini savunan gurmenin tersine,  bizde karar benim iki dudağım arasından çıkmadı. Bu durum şu anki halimden gayet memnun olduğum gerçeğini değiştirmese de,  gurmenin tezi daha kendi yuvasındayken çürüdüJ Geleyim etrafındaki bütün evli kız arkadaşlarının gözlerini yaşartan,  “Evlenirken  yapmamanız gereken 10 şey” yazısına… Harika yazılmış, çok içten ve güzel bir yazı. Başından geçmeyen anlayamaz ne demek istediğini. Şimdi geriye dönüp baktığımda, o dönemde değil ama bugün bu maddelerin birkaçını çok iyi uyguladığını görüyorum. Ne demiş, “Renklere, mobilyalara, mumların kokusuna, yani anlamadığınız hiçbirşeye karışmayın.”  Benim de başta hoşuma gitmişti okuyunca da, tek başına vakit alıyor, yorgunluk veriyormuş. Ev tebriğine gelmek isteyenlere Serdar’ın niçin, “Daha bir senemiz var” dediğini bilmem anlatabiliyor muyumJ
Bu arada gurmenin stili yani konuştuğun gibi yazmak da özel beceri gerektiriyormuş.
“Hadi Banu bırak işte, burası blog. Rahat rahat yaz. Dergide yaptığın gibi cümleni geri dönüp okuma, virgüllerle, noktalarla uğraşmayı bırak” desem de içimden, başaramadım. Hatalı bir harfin basılma paranoyası burda da peşimi bırakmadı. Bu hissi özlemişim!
***“Gerçek ben”i sizlere takdim etme fırsatı sunduğu için gurmeye kocaman bir teşekkür! 
Kategoriler
Genel

Çıplak Fiyat Ne Demek?

Dün gazetelerde ‘Konutta çıplak fiyat sancısı’ başlıklı yazılar çıktı. Emlak Kulisi de bu konuya değindi. Yazının tamamını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Peki çıplak fiyat ne demek? Net/Brüt m2 oyunundan sonra biz müteahhitler yine ne şeytanlıklar yapıyoruz? Ev alacaklar yine kazıklanıyor mu?

Ben bu konuda bir kaç sene önce bir yazı yazmıştım ve ev alacakları son dakika gollerine karşı uyarmıştım!

Yapılacak şu; kağıt kalemi elinize alıp çok basit bir toplama çıkarma işlemi yapacaksınız;

Evin Satış Fiyatı: xxxxxxxxxx TL
Masraflar: xxxxxxxxxxx TL (Dikkat etmeniz gereken maddelerin tüm listesi için buraya bakınız)
Toplam Maliyet: xxxxxxxxxxx TL

Eninde sonunda satış fiyatında dahil olsa da olmasa da bu masrafları Ev Alacak olan kişi ödüyor. Olay sadece bir pazarlama taktiği. Fiyatını piyasadan daha ucuz göstermek isteyenler bu yola başvurabiliyor. Top tabii ki ev sahibinde; size verilen sözleşmeyi okuyup doğru soruları sormak gerekiyor.

Kategoriler
Genel

Leb demeden Leblebiyi Anlamak! – Akrofonoloji

Levent’ten kaptığım laflardan birisini günlük hayatımda neredeyse tüm müşterilerime kullanıyorum; Palmiye Park’ta ev değil komşuluk pazarlıyoruz mantığıyla, ziyaretimize gelen müşterilere mevcut Palmiye’lilerin ne kadar kaliteli ve saygın kişilikler olduklarını ve ev sahipleri konusunda ne kadar titiz olduğumuzu anlatırken, yapmış veya yapabileceğimiz hatalar için de ‘insanlar kavun değil ki koklayıp anlayalım nasıl kişilikler olduklarını, ama yine de…’ diyerek kendimizi güvenliğe alıyoruz.

Remax çatısı altında gayrimenkul danışmanı olarak çalışan sayın ve sevgili arkadaşımız Birsen hanım bu konuda bir adım daha ileri gitmiş; insanları koklamak yerine isimlerinden nasıl bir karakter olduklarını anlamaya çalışıyor. Konu ilgimi çekti ve kendisinden kısa bir yazı istemiştim. Beni kırmadı. İşte Ah demeden Ahmet’i anlamak nasıl bişeymiş Birsen hanım anlatıyor;

Benim dışımda birilerinin okuması için ilk kez bir yazı yazıyorum. Doğrusu biraz heyecanlıyım nasıl bir yazı çıkacak kestiremiyorum. ..kısaca kendimden söz edeyim. Uzun yıllar bankacılık yaptım. Bankacılık bitince yine çalışmak istedim ama bu kez gerçekten yapmak istediğim bir iş olmalıydı. Çünkü çalışırken keyifli çalışmak da istiyorum… Bir sure sonra Re/Max Gayrimenkulle yollarımız kesişti. Ve son beş yıldır da iş yaşamım Re/max-Narlıdere ‘de devam ediyor.. Doğrusu bu işi çok seviyorum. Geçenlerde, yaptığım işte; bana yardımcı olur düşüncesiyle bir seminere katıldım.
Bir yazı yazmaya karar verdiğimde; yazının konusu belli olmuştu bile… Çünkü katıldığım seminerin Konusu İsimlerin analizi yani Akrofonoloji… Sanıyorum bir çoğunuz da benim gibi bu konuyu ilk kez duyuyorsunuz… Enteresen bir konu… Bu dinletiye gitmeye karar verdiğimde katılımcıların çok az olacağını düşündüm. Ama katılımcılar düşündüğümden fazlaydı… aramızda tek bir erkek dinleyici vardı kalanlar ise kadınlardı. : )) Kadınlar galiba bu tür konulara daha çok kafa yoruyor… Biz kadınlar detayları çok severiz : ))
Akrofonoloji nedir ? İsminizden yola çıkarak karakter analizi yapıyor ve geleceğinize dair ipuçları veriyor… Akrofonoloji eski çağlardan beri kullanılan bir yöntem… Eskiden insanlar, çocuklarına isim verirken ;bu isimlerin çocuklarının kaderlerini etkilediğini düşünürlermiş… Aslına bakarsanız ben de  seminere katılırken isim analizinin konut satışlarında ne kadar etkili olabileceğini düşünerek gitmiştim :))  Müşterilerimin isimlerinden ne istediklerini biraz olsun anlayabilir miyim  diye düşünmüştüm : )))…Bu işe zaman ayırmak ve inanmak gerekiyor… Bazı Bankaların; kredi verilirken kullandıkları birçok ölçütün yanı sıra isim analizinden de yararlandıklarını duymuştum…
Siz bu konuda ne düşünürsünüz bilemiyorum ama ben bu isimleri analiz etme yönteminin fena bir fikir olmadığını ve denemekte fayda olduğunu düşünüyorum…Eğer siz de bu konuya ilgi duyuyorsanız., Haluk Kemal Cebe ‘nin bu konuda, bir kitabı var ayrıca Internet üzerinden de bu konuya ilişkin bir çok şey öğrenebilirsiniz…şimdilik bu kadar… görüşmek umuduyla…
Harflerin ne anlama geldiği ile ilgili bir videoyu bu bağlantıda seyredebilirsiniz. http://www.uzmantv.com/isimden-karakter-tahlilinde-harflerin-anlamlari-nedir

Kategoriler
Genel

Ev Aramak İçin Harika Olabilecek bir Teknoloji!

Oturduğunuz yerden kucağınızdaki bilgisayar ekranına tıklayarak istediğiniz semtin, istediğiniz mahallenin, istediğiniz sokağındaki mevcut satılık dairenin fotosuna tıklayıp pıt diye evi görebilseniz ne güzel olurdu di mi?

İşte teknoloji gelmiş;

Ev aramak için değil ama bir sivri bunu dünyadaki çoğu büyük gazete için yapmış.

Bu bağlantıyı tıklayın ve ne demek istediğimi görün.

http://www.newseum.org/todaysfrontpages/flash/default.asp

Kategoriler
Genel

Zorla Ev Satmama Sanatı!

İşimiz gücümüz insanları ev sahibi yapmak derken, geçen gün bir müşteriye zorla ev ALDIRMADIM!

Bence sebeplerim doğruydu ama sizden de yorum almak istiyorum; siz onun yerinde olsanız napardınız?

Hikaye şöyle gelişti;

Cezayir’de yaşayan ve çalışan bu müşteri adayımız Palmiye Park’a geçen hafta sonu ziyarete geldi. Kendisi beni 1 hafta önce de aramıştı ve sesinden anladığım kadarıyla çok acele bir ev sahibi olmak istiyordu.

Kendisinin bir miktar birikimi var ve bu paranın üzerine bir miktar da kredi çekip Türkiye’de ev sahibi olmak istiyorlar.

Biraz sohbeti ilerletince henüz Türkiye’ye dönmek gibi bir planlarının olmadığını, en az 5 sene daha Cezayir’de yaşayacaklarını ama şimdiden bir ev alıp kiraya verip geldiklerinde kendilerinin taşınacaklarını söyledi. Bu plana kafam yatmadı ve kendilerine zorla da olsa Palmiye Park’tan ev aldırmadım.

En az 5 sene sonra ve belki Türkiye’ye taşınacak bir ailenin birikmiş parasının üzerine kredi çekip Türkiye’de bir konut alıp kiraya vermesi bana akıllıca gelmedi. Sebeplerim ve sonuçlarım;
– O yeni ev kiraya verilince 5 sene içinde o kiracı tarafından haşat edilecek,
– Kiracının yurt dışından takibi çok zor olacak. Kiracı çıkarsa kime ve nasıl kiralayacaklar?
– Dönüp dönmeyecekleri belli olmadığı için birikimlerini konut alarak değerlendirmek yerine dükkan almaları daha mantıklı geldi. Ya da en azından, güvendikleri bir müteahhitin yeni başlayacak bir projelerine bir miktar peşinat ve ufak ufak taksit veya ara ödemeleri ile girmelerini ve 3 sene içerisinde bir daireye sahip olmalarını önerdim.

Sanırım bu sebep ve tavsiyelerimi onlar da mantıklı buldu.

Siz ne yapardınız onların yerinde olsanız?

Kategoriler
Genel

Kadınlar Hakkında Yine mi Yanıldım???




Ağustos 2009’da yazdığım 3 Dakikalık Bir Aşk Hikayesi yazımda, yüzlerce ev sahibi adayı ile görüştükten sonra ev alım kararını Kadınların verdiğini, çünkü kendilerinden çok ailelerini düşündüklerini, pratik ve hızlı kararlar verebildiklerini söylemiş ve iddia etmiştim!

Uğur Özmen’in araştırmasına göre yine yanıldım! Kadınlar zannettiğim kadar da özverili değil galiba!



Uğur Özmen Bizim Kadınlarımız başlıklı yazısında, kadınların önceliklerinin benim iddia ettiklerimle pek alakalı olmadığını, en az biz erkekler kadar bencil olabilecek öncelikleri ve seçimleri olduğunu gösteren araştırma sonuçları sunmuş.
Benim tahminim, gelir düzeyi yükseldikçe insanların bencillik katsayısı artıyor; erkek kadın ayrımı yapmadan. İnsanın kazandıkları çoğaldıkça bir koruma ve karşılaştırma psikozuna girip paylaşmayı unutabiliyor.
Sayın Özmen’in araştırması ne kadar bilimselse, benim bayan bir müşterimin eşine söylediği aşağıdaki cümleler de o kadar gerçek ve pratik!
(Bay ve Bayan evi almaya karar vermek üzereler. Bey Bayana hadi beraber alacağız, senin de ismin tapuda yazacak, napalım? diye soruyor)
Bayan X kocasına aynen şunu söyledi: Ali’cim, bu evi SEN senelerin emeği ile kazandığın parayla alıyorsun; ben evi çok sevdim ama bu senin emeğin ve senin kararın!


Kategoriler
Genel

Ufuk abi niye???

Bugün www.emlakkulisi.com da okuyunca şok oldum.


BAL mezunu abim ve arkadaşım abim Ufuk Akgün bence en büyük İzmir düşmanına işbirliği teklif etmiş!

Yazının detaylarını bu bağlantıda okuyabilirsiniz; http://www.emlakkulisi.com/31685_ufuk_akgun__yuksel_cakmur_a_isbirligi_onerdi


Ufuk abi, İzmir’e sadece kötülüğü dokunmuş bir insana niye işbirliği önerirsin anlamıyorum?? Bu kişiden medet umup tekrar siyaset meydanına taşıyanları ve sizinle tekrar muhattap haline gelmesine yol açanları da!


Bu kişiden sadece Ufuk abi, Bülent Abi, Mazhar amca veya Kemal amca çekmedi; İzmir’in en gelişmeye açık ve şehri rahatlatacak nazım imar planını baltalayan, şehrin tam orta noktasında koca bir çukur kalmasına yol açan, Burhan Özfatura’nın emrivakisi ile yapılıp Süleyman Demirel ile açılışı yapılmış Ege Palas otelininin kaçak yapıldığını öne sürüp insanları töhmet altına sokan bu kişi, İzmir’in Kordonboyu’na bitişik nizam yapılaşmaya izin veren kişiden daha da büyük bir İzmir düşmanıdır.

Ufuk abi, başında bulunduğunuz çok ortaklı şirketin içinde bulunduğu durum ve sizin ağzınıza bakan yatırımcılarınız sebebiyle böyle birşey yaptığınızı düşünüyorum; ama yine de bu kadar güçlü işadamı ve İzmir’i seven mantıklı insanlar bir araya gelip bu insanı artık nasıl bu konuların dışına çekemiyor anlayamıyorum.

Heyecanım ve sinirim gençliğimden ve olanları İzmir’e yakıştıramamamdandır!
Kategoriler
Genel

Bu Sayfadaki İlk Yorumunuz!

Merhabalar,

Bugün SİZin gününüz!

Evet SİZ; bu sayfada yazdıklarımı bazen okuyan, komik veya saçma veya yararlı bulan, ama bugüne kadar sadece okuyup hiçbir yorum bırakmamış SİZe sesleniyorum!

Bugün bu sayfada ilk yorumunuzu yapmanızı rica ediyorum!

Aşağıdaki yorum kısmında bana sadece Merhaba demeniz yeter. Takip etmeniz ve Merhaba demeniz, benim bu sayfa aracılığı ile size verdiklerimden daha fazlasını bana verecektir; bunun için de teşekkürler.

Bu sayfa her yeni yazıda 250 kişiye mesaj olarak gidiyor, ve bunun haricinde her gün en az 150 kişi tarafından ziyaret ediliyor. Yani nerdeyse 400 kişi her yeni yazı çıktığında bu sayfadan bir şekilde geçip gidiyor.

Eğer gelip geçenlerdenseniz, size de teşekkür ediyorum; eğer siz de bu sayfada yorum kısmında bir iz bırakırsanız 400 kişi daha sizin hikayenizi öğrenebilir.

Hadi bakalım o zaman; yeni gelenlere Merhaba diyelim, eski dostlara da Teşekkürler.

Lütfen?

Kategoriler
Genel

Pazarlık Yapmanın Sırrı; Keçi gibi İnatçı mı, Kuzu gibi Uysal mı?

Pazarlık yapmayı sevmeyen birisiyim. Herkes benim dediğime tamam dese dünyanın en mutlu insanı olurdum.Ama ne yazık ki hayat böyle değil.

Araştırma ve gözlemlerimden şunu öğrendim;

İşiniz dolayısıyla pazarlık yapmıyorsanız bile, evde çocuklarla ve hanımla, veya  en azından bakkal çakkalla bile ister istemez pazarlık yapmak durumunda kalıyorsunuzdur.

Hafta içerisinde Arda yazmıştı, Çinliler çok pazarlıkçı ve keçi gibi inatçı diye. Sayın Uğur Özmen ‘Müzakere‘ başlığı altında pazarlık sürecinin psikolojik ve matematik gerçeklerini bir dizi halinde yazıyor ve kendi başından geçmişlerden de örnekler ile süslüyor.

Bu sayfayı okuyan çoğu insan ev almak veya satmak için pazarlık yapmış veya yapacaklardır. Pazarlık yaparken karşı tarafı gebertmenin esasında 2 taraf için de kötü olduğunu vurgulamış Uğur bey. Tamamen katılıyorum.

Karşınızdakinin sizi kuzu, kendisini kurt gibi gördüğünü hissettiğiniz an pazarlık yapmamanız gereken bir ortamda olduğunuzu unutmayın ve hemen oradan çıkın.

Tabi bir de biz Türklere özgü gurur meselesi var; pazarlık yaparken amacınızı iyi belirleyin, karşınızdakinin kaybetmesi sizin kazanmanız anlamına gelmiyor! Özellikle pahası yüksek ve güven olması gereken alım satım işlemlerinde pazarlığın 2 tarafın da mutlu olacağı şekilde sonuçlanması gerekiyor. Eğer amacınız ve öncelikleriniz belliyse, gururunuzu unutun ve amacınıza ulaşın.

İşiniz bitene kadar ayıya dayı demeniz gerekebileceğini de unutmayın!

Başınızdan geçmiş iyi veya kötü bir pazarlık hikayesi var mı?

NOT: Bu yazdıklarım KUYUMCULAR için geçerli değildir, hepsine kılım; bütün işleri kazık atmak 🙂