Kategoriler
Genel

Ayşe Arman gibi Ev Arayabilmek için 8 Kural!

Eviniz eskidi mi, komşularınızdan mı şikayetçisiniz, sığmıyor musunuz, boşandınız mı, vs… her ne sebeple olursa olsun yeni bir ev arayışınız mı var??

Google’da Ev Arıyorum diye arama yaparak veya sadece gazete, internet, televizyonlarda gözünüze sokulan evleri değerlendirecek kadar tembel değilseniz, Ayşe Arman gibi ev aramanın 8 kuralı size yardımcı olabilir.!

Bir süre önce Ev Alırken Yapılmaması Gerekenler ile ilgili bir yazı yazmıştım; bu sefer, Ev arayanların Ayşe Arman’dan öğrenmeleri ve Yapmaları Gereken 8 özelliği yazıyorum;

1. Araştırmacı: Ayşe Arman ilgisini çeken bir konuya kafayı taktı mı bırakmıyor. Konu ile ilgili herkes ve herşeyi öğrenmeden yazısını da basmıyor. Yeni evinizi ararken, size yardımcı olabilecek her yolu, yordamı ve kişiyi araştırın. Seçim yapmadan önce size uyacak tüm evleri ve projeleri araştırdığınıza emin olduktan sonra elemelere başlayın.
2. İyi Sorucu: Ayşe Arman’ın soruları düz mantık. Dolambaç yok. Çat diye soruyor ve cevabını alana kadar da soruyu sormaya devam ediyor. Yeni ev için araştırmanızı yaparken ilk önce kendinize sonra da size yardımcı olmak isteyenlere tüm aklınızdakileri sorun. Soruların cevaplarını not edin. Cevapların değiştiğini görürseniz yanlış yoldasınız. Sizin sorularınıza ve ihtiyaçlarınıza en doğru cevabı veren evleri değerlendirin.
3. Detaycı: Ayşe Arman’ın Dubai’deki evindeki tavşanı, eşi ile beyaz koltuklarda oynaşmaları, kızının kıvırcık saçları vs… hepsi Arman’ın yazılarından öğrendiğim detaylar. Bana lazım değil belki ama yeteri kadar detay vererek okuyucuyu yazının içine sokuyor, yazıyı okuyanın kafasında canlandırıyor. Seçtiğiniz evleri değerlendirirken siz de detaya inin; kendinizi o evde televizyon seyrederken, mutfakta bulaşık yıkarken, çamaşırları asarken, binaya girerken, duş alırken vs… canlandırın. Kafanızdaki görüntü sizi mutlu etti mi?
4. Tarafsız: Ayşe Arman en doğru konuları incelerken bile yanlış tarafın temsilcileri ile de görüşüyor. Soruları ile ne cevaplayanı ne de okuyanı bir tarafa doğru yönlendirmiyor. Kendi görüşünü açıklıyor ama okuyucunun kendi kararını verebilmesi için her iki tarafa da söz hakkı veriyor. Yeni Evinizi ararken ve seçerken tarafsız değerlendirin; duygularınıza kapılırsanız kısa bir süre duygularınız değiştikten sonra yanlış bir seçim yaptığınızı göreceksiniz.
5. Ailesine Bağlı: Ayşe Arman herkese ve herşeye rağmen kimseyi dinlemeyip, kocası için Dubai’ye taşındı. Ailesi ve dolayısıyla kendi mutluluğu için de Dubai’de yaşamaya devam ediyor. Evinizi seçerken beraber yaşayacağınız bir Aileniz var ise onların önceliklerini de kendinizinkiler ile aynı seviyede tutun. Sadece 3-5 kuruş daha ucuz diye en yakın alışveriş merkezine kilometrelerce uzakta bir yere taşınıp eşinize zülum etmeyin.
6. Heyecanlı: Ayşe Arman kafasına türban takıp yazın ortasında Nişantaşı, Alsancak ve Çeşme’de dolaşırken işini yapmanın heyecanıyla sıcak ve ters bakanlara aldırmamıştı. Ev arama süreci işin en heyecanlı kısmı. Özellikle bu piyasada Alıcı pozisyonunda olmak kral olmakla aynı. Pozitif olun ve heyecanınızı her arayışta canlı tutun. Seçim yapmanız daha kolay olacaktır.
7. Sınırlı: Ayşe Arman her ne kadar bir çok detayı okuyucları ile paylaşsa da, ailesi ve işinin arasındaki sınırı kimse tarafında aşılmamak üzere çizmiş. Yeni evinizi ararken siz de sınırlarınızı belirleyin; bütçe, konum, m2 vs… Arayışınız kolaylaşacak ve sonsuz seçenek arasında kafanız karışmayacaktır.

8. Sınırsız: Sonuç olarak kadın bu yaşta yarı çıplak pozlar verdi! Siz de yeni ev seçiminizi yaparken sınırsız olun. Elemelerinizi yapıp son 3 ev arasından seçim yapmaya geldiğinizde tüm sınırlarınızı unutun ve sizi önünüzdeki 10 sene için en mutlu edecek olanı seçin.

Haklı mıyım?

Kategoriler
Genel

Bende Neler Oluyor?

Son 5 gündür yazamadım ama nereye baksam aklıma yazılacak süper konular geliyor.

Bu aralar harika bir şekilde yoğunum;
Palmiye Park‘ta teslimat yaklaşıyor. Tapu devirlerine başlayacağız.
– Bornova Yeşilova’da yeni projemizin avan projeleri bitti. Detaylara giriyoruz. Çok heybetli ve kullanışlı bir proje olacak. Detaylar yakında.
– Çiğli Egekent’teki proje ile ilgili ilk etüd çalışmalarını yaptık. Detaylar yakında. (Buradan ev sahibi olanlar İzmir kanatlarımın altında diyecek!)
– Bankalar ile yeni projelerde ev sahipleri için uygun kredilendirme paketleri üzerine görüşüyoruz.
– Emlak Kulisi’nde soru/cevap devam. Tebernüş beyle görüştük geçen gün. Milliyet Emlak ekini her ay tekrarlayacaklarını söyledi. İzmir’in ekonomik ve güzel projelere ihtiyacı olduğunu belirtti 🙂
– Sayfayı takip eden İzmir’deki emlak danışmanı arkadaşlar ile yeni projelerimiz hakkında görüşüyorum. İlgilenenler lütfen bu posta yorum bıraksın.

Şimdilik bu kadar.

Kategoriler
Basında Gurme Genel

Bugün Milliyet Emlak’ın orta sayfası bana ait!

Valla fazla tevazuya gerek yok ama çok güzel bir yazı olmuş. Tabii evde kalifiye bir editör olunca ister istemez gazeteye çıkacak yazı burada yazdıklarımdan farklı oluyor 🙂

Yazım bir miktar kırpılmış ama Gazeteyi alamayanlar için yazının orjinal halini burada da yayınlıyorum.

Benim neye benzediğimi merak edenler için şair-kılıklı fotoğrafımın da olduğu Milliyet Emlak ekini almanız gerekecek 🙂

Yazıya gitmeden son bir rica; eğer katılmadıysanız sağ taraftaki tek tıklık ankete lütfen katılır mısınız?

Gazetelerde çıkan haberlere, köşe yazarlarına, Sezen Aksu gibi düşünen diğer ünlü isimlere bakılırsa tüm Türkiye bir gün İzmir’e yerleşmek istiyor! Havası, suyu, kızları, Alaçatı’sı, kumrusu bir yana; insanların İzmir’i sevmesi ve seçmesi için daha yüzlerce neden sıralayabiliriz. Tabii şehrin yıllardır boğuştuğu başlıca sorunlara da değinmeyi unutmadan… Bitirilemeyen metro hattı, şehrin göbeğindeki yarım kalmış çukurlar, bir türlü yürürlüğe konulamayan Nazım imar planı ve karşılanamayan göç İzmir’lilerin artık kanıksamadığı sorunlar. İzmir gayrimenkul piyasası bu sorunlar, engeller ve geri kalmışlıklar arasında kendine bir yol bulmaya çalışıyor.

Yaşlanan, Yavaşlayan ve Yayalaşan Şehir
TÜİK’in araştırmasına göre son 10 yılda İzmir’in yaş ortalaması 28’den 32’ye çıkmış. Türkiye ortalaması ise 28. Dolayısıyla İzmir, Türkiye’nin en hızlı yaşlanan şehri. Ilıman iklim, ikinci baharcıları bu şehre çekmekle beraber; iş olanaklarının sınırlı olması genç ve eğitimli nüfusun İstanbul’a kaçmasına neden oluyor.

Şehrin hızlı yaşlanması, insanların yaşamayı seçtikleri bölgeler konusunda daha tutucu davranmalarına yol açıyor. İstanbul’un aksine İzmir’de yeni yerleşim alanlarının oluşamamasının kaynağında da bu eğilim yatıyor. Örneğin İstanbul’daki Bahçeşehir, Kurtköy gibi yerleşim alanları İzmir’de ancak 20 senede oluşuyor.


Yaşı ilerleyen nüfus da doğal olarak yaya olarak ulaşımı mümkün kılan merkezi ve düzayak bölgeleri tercih ediyor. Bu nedenle İzmir’de ‘şehiriçi’ olarak adlandırılan bölgelerdeki gayrimenkuller her zaman değerini koruyor. Karşıyaka’da Bostanlı, Yalı, Alaybey; Konak’ta Hatay, Güzelyalı, Alsancak gibi… Toplu ulaşımın ve yolların yetersizliği ve otopark sorunu da insanların arabasız yaşayabilecekleri bölgeleri tercih etmelerinin diğer nedenleri…  

İzmir’de insanlar Yaşamak İçin Çalışır, İstanbul’dakiler Çalışmak için Yaşar!
Keyifli yaşamayı motto edinmiş yavaş şehir hareketinin Türkiye’de ilk kez İzmir Seferihisar’da başlamasını en iyi bu söz açıklıyor. Seferihisar, İtalya’da start alan “yavaş şehir hareketinin” Türkiye’deki ilk uygulayıcısı. Yavaş Şehir bildirisi, gürültü kirliliğini ve trafiği azaltmak, yeşil alanları ve yaya bölgelerini artırmak, yerel üretim yapan çiftçilerle bu ürünleri satan dükkan ve lokantaları desteklemek ve yerel estetik öğeleri korumak gibi, 50’den fazla taahhüt içeriyor. Yavaş şehir olmanın Seferihisar’a sağlayacağı en büyük avantajların başında turizmde yaşanacak hareketlilik gösteriliyor. Sığacık’ta yapımı devam eden ve 2010 Nisan’ında hizmete girecek olan Yat Limanı da ilçedeki gayrimenkullerin değerlenmesini sağlayacak en önemli etkenlerden biri.

Her ne kadar yavaşlıyor ve yaşlanıyor olsa da, mevcut ve yeni okullar ve üniversiteler ile İzmir nüfusu kendini genç tutmaya çalışıyor. Genç nüfus, yerleşim için daha çok Bornova, Mavişehir ve Balçova civarını tercih ediyor. İş yerlerine ve toplu ulaşıma yakınlık, güvenlikli ve sosyal alanlara sahip site tarzı yaşam genç nüfusun yaşam alanı tercihlerini belirliyor.
İzmir’de toplu konut olarak yeni yapılanmalar kuzeyde Mavişehir-Menemen hattında, güneydoğu’da Buca-Gaziemir-Torbalı aksında görülüyor. Batı’da Güzelbahçe-Urla hattında ise villa türü yapılanma hakim.

Fiyatlar 2009 Mart’ta Dip Yaptıktan Sonra Sürdürülebilir bir Hızla Artıyor!

Garanti Reidin Emlak Endeksine göre İzmir genelinde son 12 aylık dönemde konut fiyatları ortalama %15 yükseldi. Gaziemir, yaklaşık %30 artış ile bu yükselmenin lideri oldu. Yükselen arsa fiyatları ve müteahhitler tarafından ertelenmiş kar realizasyonu sebebiyle 2010 sonuna kadar fiyatların artış trendinin devam edeceğini tahmin ediyorum.

Arsa alım satımı açısından yeni imar kısıtlamaları ve çok ses getiren Meydan projesi ile Urla’da da bir değerlenme söz konusu. Villalık arsalar için istenen fiyatlar 60 TL/m2’lere düştükten sonra tekrar 100 TL/m2 noktasına çıktı.

Lüks konutların yükseldiği Narlıdere, Güzelbahçe, Urla hattında konut alım / satımı açısından yaprak kıpırdamıyor. Narlıdere’de yeni konutlara istenen fiyatlar 5000 TL/m2’ye ulaştı. Urla’da çok büyük villalarda fiyatlar 2000 TL/m2’ye düşerek bir fırsat sunsa da, nihai fiyatın yüksekliğinden dolayı satışlar çok yavaş.

Balçova ilçesi temiz hava, jeotermal, alışveriş merkezleri, Ekonomi Üniversitesi gibi etkenler ve Narlıdere’nin çok pahalı fiyatlarına ekonomik bir alternatif sunması nedeniyle, önceliği semt kalitesi olan konut alıcılarının gözdesi olmaya devam ediyor. Her ne kadar yanlış planlama sebebiyle ardı ardına açılan AVM’ler  trafikte ciddi bir yoğunluğa yol açsa da, özellikle Ekonomi Üniversitesi civarındaki eski ve yeni yapılaşmalar revaçta. Yer yer 2000 – 2500 TL/m2’lere ulaşan fiyatlara rağmen, deprem yönetmeliğine uygun, Jeotermalli ama manzarasız evler 1000 – 1500 TL/m2’lere bulunabiliyor.

İzmir’in Nişantaşı’sı Alsancak’ta konut fiyatları ise krizden etkilenmedi. Biraz deniz gören eski apartman dairelerinde bile fiyatlar 3000 TL/m2’den başlıyor. Yeni bina ve rezidanslarda 5000 TL/m2’nin altında konut bulmak imkansız gibi. Bu da Alsancak’ın yatırımdan çok üst gelir sınıfına ait ailelerin yaşamak için tercih ettiği semt olarak şanını korumasına yardımcı oluyor. Her ne kadar Urla ve Narlıdere için yeni Alsancak dense de, bu bölgelere taşınan çoğu zengin aile Alsancak’taki evlerini bir gün döneriz ümidiyle kapayamıyorlar.

Özellikle Soyak’ın hareketlendirdiği ve zamanında satış rekorları kırdığı Karşıyaka Mavişehir bölgesinde arz çokluğu ve yüksek fiyatlar satışları çok yavaşlattı. 2000 – 3000 TL/m2 fiyatlarının görüldüğü bu bölgede bazı projeler durmuş durumda.

Çiğli-Menemen ve Gaziemir-Torbalı hattında ucuz konuta yönelik arsalar prim yapmakta. 2008 Kasım’ından beri özellikle Gaziemir ve Çiğli’de arsa fiyatları krize rağmen %50’ye yakın prim yaptı. Yükselen arsa maliyetlerine rağmen 1000-1200 TL/m2 fiyat aralığındaki konutların çoğunlukta olduğu Buca, Gaziemir ve Çiğli bölgelerinde konut satışlarında ve yeni inşaat başlangıçlarında ciddi bir hareketlenme söz konusu.

Üniversite nedeniyle gündüz nüfusu 1 milyona çıkan, gençlerin gözdesi Bornova Merkez, Profesörler Sitesi, Özkanlar ve Manavkuyu’da arsa yokluğu nedeniyle yeni konut fiyatları artmakta. 1500 – 2500 TL/m2 aralığındaki yeni projeler özellikle doktor ve avukatların ilgisini çekiyor. Bornova Yeşilova ve Mevlana mahalleleri Ege Üniversitesi, çevre yolu ve Bornova Forum AVM’ye yakınlığı ve nispeten uygun arsa maliyetleri sayesinde 1000 TL/m2 ortalama fiyatlarıyla ekonomik yapılaşmaya fırsat sunuyor.


Ticari Gayrimenkullerde Fırsat Var
Bayraklı bölgesinde başlayan A sınıf ofis projeleri, 10-15 senelik kira çarpanları ile yatırımcılara cazip fırsatlar sunuyor. 3000 – 4000 TL/m2 aralığındaki fiyatları ve otopark/güvenlik hizmetleri ile şehir merkezindeki konuttan ofise dönmüş köhne binaların çok yakında kiracısız kalmalarına neden olacaklar gibi görünüyor.

Gayrimenkule Yatırım Konuttan Ticariye Kayacak

Ev alıp kiraya vererek yatırım yapma dönemi artık bitti. Bunun en büyük nedenlerinin başında faizlerin düşmesi ile kiracı sayısında yaşanan düşüş geliyor. Kiracı ile uğraşmaktan bir kez ağzı yananlar da artık kiraya vermek için ev almayı düşünmüyorlar. Bunun yerine yoğun yaya trafikli yerlerde ticari gayrimenkul almak veya temel aşamasındaki markalı projelerden henüz inşaat aşamasında prim kazandıracak yatırımlar yapmak daha mantıklı gözüküyor.


Yaşamaktan çok yatırım için konut alımı yapmak isteyenlerin en çok rağbet ettiği bölgeler Gaziemir, Bornova, Karşıyaka Yeni Girne, Mavişehir ve Çiğli. Bu bölgelerin ortak özelliği toplu iş alanlarına ve toplu ulaşıma yakınlıkları, eğitim ve alışveriş merkezlerinin bulunması ve 1000 – 1500 TL/m2 aralığında site içerisinde yeni konutların bulunduğu projelerin gerçekleşmesi.

İstanbul’luların yeni Bodrum’u Alaçatı popülerliğini hala koruyor. Eski evleri alıp renove ederek yatırdığı parayı 2-3 sene içerisinde 5’e katlayanlar artık Alaçatı’nın çevresindeki ve Çeşme’deki arsalara yoğunlaşıyorlar. Her ne kadar İzmir’liler Alaçatı’nın bu denli prim yapmasına  anlam veremese de, arsa yatırımı olarak Alaçatı ve Çeşme cazibesini koruyor.

Arsa yatırımı için  şehrin bittiği bölgeler gözde. Menemen-Çiğli arası ve Gaziemir – Torbalı arası baraj havzasında kalmayan bölgelerde, Urla, Seferihisar, Güzelbahçe ve Zeytinalanı’nda imarlı veya düzenlemesi yapılabilecek arsalara yatırım yapılabilir. Arsa almak isteyenlere en önemli uyarım, eğer ilgili belediyede bir tanıdığınız veya çok güvendiğiniz bir emlak danışmanınız yok ise bu yatırımdan uzak durmaları. Arsa, getirisi en yüksek gayrimenkul yatırımı olabilir ama riski de o kadar fazladır.

Eskiden Lüks Ev vardı, artık Markalı Konut var!

Konutta marka olmuş şirketlerin sunduğu projelere verilen ‘Markalı Konut Projesi’ titri İzmir’de çok yavaş kabul görüyor. Bunun en büyük nedeni de İzmir’de marka olmayı başarabilmiş inşaat şirketlerinin azlığı. Her ne kadar uzun yıllardır konut üreten kaliteli inşaat firmaları bulunsa da, kabuğunu kırarak aile şirketi yapısından  çıkıp profesyonel yönetime geçebilmiş şirketlerin sayısı az. En büyük eksik yönleri de pazarlama ve ekip çalışmasında kendini gösteriyor.  Bu nedenle de Soyak gibi İstanbul’lu bir firmanın İzmir’de yakaladığı marka başarısını yakalayamıyorlar.

Çeşme’de çok başarılı olan ve kendi markasını yaratabilmiş Mahir Vural, İnciraltı sahilini villacılar için keşfeden ve çok özgün yapılar kazandıran Özer Yapan / İzmir Turizm ve İnşaat, Karşıyaka sırtlarını değerlendiren Ketenci ve Gültekinler, Alsancak’ın en güzel binalarını yapmış ve yapan Deren İnşaat ve Kar İnşaat, Bornova Profesörler Sitesini bugünkü gözdeliğine kavuşturan Azmi Kumova, İzmir’i gökdelenler ile tanıştıran Ege Yapı ve Megapol, Hatay ve Gaziemir’de modern yapılaşmanın öncüsü olmuş Dasif ve Lider İnşaat ve daha niceleri İzmir’in öz be öz markaları olsalar da İstanbul’daki marka firmaların hacmine ve dolayısıyla marka başarısına ulaşamadılar.

Narlıdere’deki Folkart, Yeni Kale Evleri ve Yunusoğlu siteleri, Mavişehir’de Soyak Mavişehir, Albayrak ve TOKİ’nin devraldığı Bozoğlu inşaatları İzmir’de markalaşmanın bazı örneklerinden olup, markalaşmanın üst gelir seviyesine sahip nüfus için kaliteli, güvenlikli, otoparklı ve sosyal alanlara sahip site tarzı yaşam alanı anlamına geldiğini gösteriyor. 

Orta ve orta altı gelir seviyesine sahip nüfus için markalaşma Konut Kooperatifleri ile sağlanıyor. Özellikle Ege Koop, bu konuda çok başarılı oldu. Kooperatifleşme ile gelen kalite problemi ise ne yazık ki marka değerine rağmen aşılamamakta. Bu anlamda, İzmir’de FiYapı gibi herkes için kaliteli yaşam mesajlı bir markanın çok başarılı olabileceği görülüyor. 
Kategoriler
Genel

Cuma Günü Milliyet Alır mısınız Lütfen?

Bu cuma, 19 Mart, Milliyet gazetesinin Emlak ekinde İzmir Gayrimenkul piyasasını değerlendiriyorum, sanırım; sanırım diyorum çünkü eğer yazı çıkmazsa rezil olma ihtimalim de var tabi!

Eğer yazı makaslanmamışsa değindiğim konular;
– İzmir’de yatırım yapılacak yerler ve sebepleri
– İzmir’deki markalı projelerin şehire katkısı
– İzmir’deki alıcıların beklentileri

İnşallah yazı çıkar da yorumlarınızı burada alırım.

Kategoriler
Bornova Genel

Ev Satmama Sanatı – 3 (Bir kayıp Müşterinin İtirafları!)

3-5 ay önce meraklı bir çift ile e-tanışmıştım. Kendilerini hiç görmedim ama çok mesajlaştık. Sanırım Palmiye Park’a 1-2 kez gelmişler ama karşılaşamadık. Sonunda ne yaptılar ne ettiler Palmiye Park‘lı olmadılar. Ama ben yine de kontağı koparmadım; çünkü projelerimde görmek istediğim ailelerden kendileri. İnşallah 6 sene sonra gelecekler benim yaptığım projelerden bir tanesine.

Evin hanımı Ayşe; ne iş yapar bilmiyorum ama çok başarılı blogları var. Evin beyi Erhan. Onun hakkında daha detay vermiyorum, kendisi biliyor sebebini :)!

Ayşe ve Erhan’a niye Bornova’yı seçtiklerini sormuştum. Ayşe öyle bir cevap yazmış ki, bundan sonra Gaziemir’den ev satmamın 1. ve 2. çabalarımdan daha da zor olacağını hissediyorum. İnşallah yine yanılırım. Yazıya dokunmadan yayınlıyorum. Uzun bir yazı ama Ayşe çok akıcı ve görsel yazdığı için uzunluğu anlaşılmıyor. Yazının sonunda bir sorum var size, lütfen sonuna kadar okuyun;

Neden Bornova’dan Ev Aldık: 3 Sebep!



Sevgili Emlak Gurmesi okurları, biz ev alma maceramızda Bornova taraftarı olmuş ve bu uğurda Bornova’da bütçemize uygun ev ararken heba olmuş bir aileyiz.

Bornova’ya 8 yıl önce üniversiteyi kazandığımda taşınmış ve bu karmakarışık ilçeye daha ilk gördüğüm anda vurulmuştum.
Öğrenciliğimden bu yana yıllar geçti, derken işi Bornova yakınında buldum, kocayı Bornova’da buldum, geriye kocayla beraber Bornova’da bütçemize uygun alabilecek bir ev bulmak kalmıştı.

Bornova piyasasındaki, bizim istediğimiz kriterdeki ev fiyatları bizim gibi yeni evli bir çifti fazlasıyla aşıyordu. Sıfır binalar 250binlerde geziyordu, bizim verebildiğimiz rakamlaraysa hayvan bağlasanız durmayacak evleri gösteriyordu emlakçılar.

Bornova aşkımı bir tarafa bırakıp, kocama dedim ki, gel Izmir’in ucuz yerlerinden ev bakalım. Mesela her yeri inşaatla dolu Yeşilyurt’tan veya Gaziemir’den veya Girne’den.

Işe uzaklık ve yaşlıların ağırlıkla o bölgede yaşaması sebebiyle 🙂 Karşıyaka bölgesi bizim için elendi. Bize göre fazla sosyetik, fazla gösterişli ve fazla uzaktı. Biz, yaşayabileceğimiz, güvenli, temiz ve ufak da olsa MERKEZİ BİR KONUMDA yer alan bir ev arıyorduk. Karşıyaka bizim merkez tanımımıza uygun değildi. Ismini çizdik, “otur sıfır”
dedik.

Yeşilyurt kaldı geriye. Her ne kadar eşimin servis güzergâhında yer alsa ve ev fiyatları 3+1 jakuzili süper lüks dairelerde 120-50bin liralardan geçse de, içim ısınmadı. Bornova’da yaşamış bir bünyenin Yeşilyurt gibi bir semte alışması imkansız olmasa da çok zor. Jakuziyi severim, ancak evimin aşağısında yaşam akmıyorsa jakuziyede sıfırı veririm dedim.

Sonra bir sürü başka ev gezdik kekomançi emlakçılardan. Evler görünüşte eksiksiz! Arakat, kocaman mutfaklı, ankastreli, laminantlı, amerikan kapılı, ebeveyn banyolu, çift balkonlu, büyük, asansörlü…
Aklınıza ne gelirse var. Ancak bir gün benim bey, “Iraz bu evde tanımlayamadığım bir soğukluk var.” dedi. Akabinde ben evde her şeyin aslında “görüntü var ses yok” kıvamında olduğunu, mutfak dolaplarının kapakları elimde kalınca anladım.

Geriye kaldı Gaziemir. Gaziemir’de baktığım evlerden ilk bakışta beğendiğim, samimi söylüyorum Palmiye Park oldu. Tesadüfen internet reklamlarından ulaştığım sitenin minimal konseptine bayıldım. Benim gibi müdüründen izin istemeye utanan bir insan, o ilanı gördüğü gün öğleden sonra izin alıp, Gaziemir dolmuşunda aldı soluğu. Kafaya taktım, çok düşük fiyatlı 2+1 ler sunması, güvenlikli olması ve ana caddeye yani servis güzergahıma yakın olması sebebiyle burası benim evim olacaktı. O kadar emin gittim örnek daireyi gezmeye.

Çok da beğendik eşimle beraber. Hatta o benden daha çok taraftar oldu, Torbalı’daki işine yakın olacak diye.

Serdar Bey’e de çok kapris yaptık. Düşünsenize, kıl bir inşaat mühendisi benim kocam ve her şeyi sorgulayan uyuz karısı. Her gün başka soru sorduk Serdar Bey’e, utanmadan projeyi bile softcopy olarak göndermesini istedik. Yılmadı uğraştı bizimle, teşekkür ediyoruz Serdar Bey.

Palmiye Park’la yollarımızı ayıran, benim geleceği düşünerek çocuk yaptığımda iş yerime uzak olmama fikri oldu zira Gaziemir benim iş güzergahıma çok tersti, tamamen kişisel bir durum yani. Buna rağmen tüm akrabalarıma telefon açıp PalmiyePark’ın fotoğraflarını gönderdim, uzun uzun tartıştık telefonlarda ama işimden Gaziemir’e süren 1buçuk saatlik servis hattı yüzünden eledim orayı. Itiraf ediyorum arabam olsaydı belki şu an orada oturuyor olabilirdim 😉 Çünkü Izmir’de 2+1, sıfır, iyi bir kaliteye sahip, güvenlikli ve Palmiye Park’ın fiyatlarıyla ev bulmak imkansız gibi bir şey.

Bu kadar yorgunluktan sonra işime en yakın semt olan Bornova’yı yuva kurma yeri olarak seçtim. Sonunda kafamıza göre kompakt bir ev de bulup aldık. Neden mi?

1. Bornova yaşayan, her saat hayatın devam ettiği ve ihtiyaç duyabileceğiniz her şeye sahip bir ilçe.

Bornova’da sokaklar akşam 7’den sonra doludur. Sokaklarda köpek gezdiren bezgin insanlar yerine, cıvıl cıvıl yaşayan bir topluluk vardır.

Gece canınız dondurma mı çekti, en geç saatlerde bile mutlaka size yakın bir market açıktır. Büyük marketleri, Tansaş’ı Kipa’yı geçtim, küçük marketlerin çoğunun 7/24 aktif olduğu bir yerdir Bornova.

Aklınıza gelebilecek her türlü dükkanı/esnafı bulabileceğiniz bir yerdir Bornova. Hayatıma yeniden bir şeyi onararak kullanma kavramını sokandır. Şemsiye tamircisinden yufkacıya, ev yemekçisinden aktarına, çiğ kadayıf ev eriştesi satandan, ev baklavasına… ve hatta kırmızı sünnet konvoy arabasına bile ulaşabileceğiniz yerdir. Kamyonet mi gerekti, Meydan’da kamyoncular olur. Tansaş’ın fiyatları pahalı mı geldi, Kipa vardır.

Canınız Park mı çekti, Büyük Park’ta Portakal Kafe’de ağaçların altı vardır. Sıkıldınız, yeni evlenen arkadaşınıza hediye alacaksınız, Forum Bornova ve Ikea hizmetinizde. Oradaki kalabalık yordu mu? Süvari Caddesi’nde Rezine Kafe’de kahve keyfi yapmak var.

Geçerken Küçük Park’a inip öğrenci günlerinden kalma bir alışkanlıkla Üniversite Börekçisi’nden kaşarlı poğaça alıp, dönerken Arzu Kuaför’de saçları kestirip, gitmişken 525 Bar’da bir bira içip, akşam yemeğini Antepli Ramazan Usta’da yemek var. Sabah kalkıp yüksek lisans derslerine Edebiyat Fakültesi’ne on dakkada yürürsünüz. Gece 12 seansına Forum Bornova’ya sinemaya gidebilirsiniz. Sabaha karşı açık bir çorbacı bulup çorba içebilir, sabah 6’da hiç kapanmayan börekçiden tost yiyebilirsiniz.

Tüm bunları yaparken rahatsız edilmezsiniz, kimse tip tip bakmaz, yadırgamaz.

Bunların yanısıra, yürümeyi seviyorsanız ve bizim gibi aracınız yoksa, yürüyerek her yere ulaşma imkanını size sunan ve bünyesinde ÜNİVERSİTE bulunan bir yerden bahsediyorum size. Ege Üniversitesi Hastanesi’nden hiç bahsetmedim bile. Hanginizin evine beş dakika mesafede bir Üniversite Hastanesi var?

2. Metro Bornova’da !

Yeterli bir sebep değil mi diyorsunuz? Siz galiba hiç sabah trafiğinde çevre yolunda beklemediniz! Bornova Metro’yu kullanarak yaşıyoruz biz.
Eşim metro canavarı benim. Çabucak Hatay’a mı gitmek istiyoruz? Millet yukarıda trafikte radyo kanalı arayadursun, biz metroda onbeş dakikada varıyoruz.

Ulaşım dağıtımının da metro istasyonlarından yapıldığını düşünürseniz, ve Izmir’de trafiğin giderek arttığını benim gibi gözlemliyorsanız, metroya yakın olmanın ne derece önemli olduğunu göreceksiniz.

3. Kişisel Sebepler

Tüm bu avantajların yanısıra, iş yerime yakın olması, Otogar’a yakın olması, haftada 3 kez pazar kurulması ve bu pazarlara Izmir’in hiçbir yerine gelmeyen köylülerin gelmesi. Şehir merkezinde oturmama rağmen her hafta organik olarak taze taze beslenip, şevket-i bostan’dan ebegümecine, taze balıktan çiğ zeytine ulaşabilme imkanı. Her hafta pazarda aynı köylülerin muhabbetini dinleyip, dönüş turunda bir sümbül soğanı, limon fidesi alma imkanı. Yoksa siz hala GDO’lu, yıkanmış ve doğranmış market sebzelerini mi tüketiyorsunuz?

Uzun bir yazı oldu, iyi günler dileyeyim ben artık.



Ayşe’nin öncelikleri sizinkilere benziyor mu? Bornova sizce de bu kadar yaşanılası bir yer mi??

Kategoriler
Genel

Kırılma Noktası, Kıvılcım Anı (Tipping Point)!

Malcom Gladwell’in ‘Tipping Point’ adlı kitabında çevremizde bir anda yayılan olayların nasıl ve niye bu kadar hızlı yayıldığını anlatılıyor.
Bu kavramın suç oranını düşürülmesi, gençlerin sigarayı başlamaması veya bırakması vs… gibi konularda nasıl kullanıldığını veya kullanılabileceğini açıklıyor.
Bir olay veya düşüncenin domuz gribi gibi yayılabilmesi ve kitleleri etkisine alabilmesi alabilmesi için 3 faktör belirlemiş. Çok kısa şekilde sigara kullanma örneği ile bu faktörleri şöyle açıklıyor;
1. Law of the Few – Azınlık Kuralı: Ortaokuldayken sigara içen 2-3 kişiyi herkes bilirdi. Diğer arkadaşlarımıza göre daha ergen görünümlü bu çocuklar daha asi ve cool sanılırdı. İşte bu çocuklar Gladwell’in değimi ile Inventors, yani öncülerdir. Öncüleri daha kabul görür hale sokan connectorlar, yani bağdaştırıcılar, salesmen, yani pazarlamacılar, ve mavens, herşeyi bilenler vardır. Orta 1’de sigara içen 3 kişiyi herkes bilirken, pazarlamacılar ve herşeyi bilenler sayesinde lise sınıflarına gelindiğinde sigaray içmeyen 5 kişiyi herkes bilir hale gelir.
2. Stickiness – Yapışma Kuralı: Sigara içmenin gençlere verdiği asilik ve cool imaj mesajı o kadar güçlüdür ki, sigara içme kavramı bu sebeple yapışır kalır. Modası geçmez. Yayıldıkça yayılır.
3. Power of Context – Ortamın Gücü: Bir noktadan sonra gençler arasında sigara içmek kavramı normalleşir ve imaj değeri düşer.
İşte sigara kullanımının kırılma noktası kavramına göre açıklaması böyle yapılmış. Sigara kullanımının azaltılması için Gladwell’in önerisi de sigarayı özendiren, yapışmasına sebep olan ve ortam gücünü yaratan faktörlerin bir bir ele alınması; yasaklama yerine, nikotin miktarlarının düzenlenmesi vs…

Kitabı açıkladığı güncel kavramlar sebebiyle çok beğendim; niye bazı şeyler aniden moda oluyor, örneğin Selim Kaptan‘ın açtığı her restoran/bar niye tutuyor, İstanbul’daki stüdyo ve 1+1 dairelere olan merak, facebook veya twitter gibi 1-2 sene önce hayatımızda olmayan kavramların şimdi nasıl günlük hayatımıza girmiş olması gibi…

Kategoriler
Genel

İzmir’in En Küçük En Pahalı Evleri! Siesta 3

Başlık kıskançlık hislerimle biraz sert kaçmış olabilir!

Bugün, cumartesi, Soyak Siesta‘yı ziyaret ettim. 1 haftadır SMS ve emaillar ile Siesta 3. etabın kaçırılmaması gerektiği ile ilgili mesajlar alıyordum. Saat 1 gibi Siesta satış ofisine gittim ve yarım saat boyunca şu sebeplerle kıskançlıktan çatladım;
Otoparkta yaklaşık 25 araba vardı; en kötü araba Honda’ydı. Satış ofisinin içerisi tıklım tıklımdı. İnsanlar temsilciler ile görüşebilmek için sıra almışlar bekliyorlardı!. Ofise girdim, yarım saat dolaştım, bakındım, bir kişi bile bana hoşgeldiniz ama niye geldiniz bile demedi. Yaniiiii, nasılsa müşteri dolu, ilgiye alakaya gerek yok!
1+1 dairenin 16 m2 lik salonunda 3 kişi sıkış tepiş dolaştıktan sonra, 2+1 örnek dairenin içerisine girebilmek için içerideki 5 kişinin çıkmasını bekledim. Sadece 1 kişinin girebildiği 5 m2 lik mutfak şaka gibi ama bekar birisi için çok kullanışlı.
Satış ofisinde bangır bangır çalan Michael Jackson şarkıları sanki ‘bakın ne zaman öleceğiniz belli olmaz, alın şu evlerde bir iki tane, kurtulun maddi ağırlığınızdan’ der gibiydi.
Satış temsilcileri çok şık ve zarif giyinmiş hanımlar ve baylardı. Evlerin özelliklerinden çok site güvenliği ve otoparklardan bahsettiler.
Fiyatlar 3000 TL/m2 nin üzerinde. Alsancak’taki rezidanslar hariç İzmir’de daha pahalı 1+1 ve 2+1 dairelerin olduğunu sanmıyorum.
Soyak haricinde kimsenin bu fiyatlara satamayacağı hap kadar ve pek de matah olmayan bir bölgedeki dairelerin İzmir piyasasına renk ve çeşit kattığını düşünüyorum.
Örnek daireleri dolaşan orta yaşlı çiftler evlerin küçük olmasından yakınırken, yaşı ilerlemiş çiftler küçük salon ve mutfaklara daha olumlu bakıyorlardı. Sanırım belli bir yaştan sonra mekanın büyüklüğünden çok kullanışı daha önemli oluyor.

Kategoriler
Genel

Milliyet’te İzmir hakkında Konuşuyoruz!

Haftaya Milliyet‘in Emlak ekinde İzmir hakkında bir ton şey yazıcam. Hangisi çıkar bilmem ama değinmemi istedikleri konular şunlar;

İzmir’in gayrimenkul piyasası değerlendirmesi, 
Şehirin prim yapan lokasyonları, 
İzmir’de inşaa edilen marka konutlar, 
Marka konutların “İzmir kenti” markasına kattığı anlam ve değerler, 
İzmir’in markalaşmasında özellikle son yıllarda yapılan markalı konutların katkısı, 
İzmir’de kent hangi yöne gidiyor? Gelecek vaad eden lokasyonlar nereler? Niye?
Turizm açısından İzmir ve ilçelerinin markalı konutlarla ilişkileri 
Fiyatlar, inşaat ve metrekare fiyatları …
Bu konulara katabileceğiniz yorum ve bilgilerinizi acilen bekliyorum.
Teşekkürler.
Kategoriler
Genel

Emekliliğinizi Nerede Geçirmek İstersiniz?

İzmir’e emekli şehri diyorlar. Yaş ortalamamız da hızla yükseliyormuş. Son 10 yılda İzmir’in yaş ortalaması 28’den 32’ye çıkmış; Türkiye ortalaması 28.
İzmir’li gençler nerede yaşamak ister konusunu daha önce incelemiştik. Ama 2. baharını geçireceklerin tercihlerine pek değinmemiştim; Urla Darüşşafaka hariç!
Emlak Kulisi‘nde emekliliğini planlayan okuyuculardan zaman zaman yaşamak istedikleri yerler ile ilgili sorular gelmekte.
Eğer ben 2. bahar yaşam yerimi seçiyor olsaydım şunları düşünürdüm;
Birincisi, hayattan kopmak istemezdim. Sakin, yeşil, temiz havalı ve huzurlu olsun ama yine de ulaşabileceğim yakınlıkta sinemalar, restoranlar, alışveriş merkezleri vs… olsun isterdim.
Hastaneye yakınlık kesin. Allah korusun ve muhtaç etmesin ama 2. baharda düşünmek gerekiyor.
Yeşil ve böcekle pek işim yok, tamir işini de pek sevmem; ama 2. bahar evimde çevremde olsun bunlar ama ben bakmıyım isterdim. Belki bir köpek alırdım.
Yalnız kalmayı severim ama geceleri ıssız bir evde yalnız kalmaktan korkarım; konu komşu olsun yani.
İzmir’de bu tanımlarıma uyan Urla, Güzelbahçe, Liman Reis ve Çeşme var. Hangisini seçerim henüz bilmiyorum ama daha vaktim var.
Siz nasıl bir ev ve yaşam isterdiniz? İzmir’de kalacaksanız, hangi bölgeyi düşünürdünüz?

Kategoriler
Gaziemir Genel

Ev Satmama Sanatı – 2

Umarım alışkanlık yapmaz ama bir ev daha satmamayı başardım! Hem de daha da keyifle!!

Çok sevdiğimiz bir müşterimizin çok sevdiği bir tanıdığı Gaziemir’de ev sahibi olmak üzereymiş. Müşterimiz hemen tanıdığını bize yönlendirdi. Bu noktadan sonra Müşterinin adı Ali, arkadaşının adı Veli olsun çünkü sıkıcı bir yazı olacak diğer türlü.


Veli, Gaziemir merkezde 3+1 brüt 155m2 bir daire beğenmiş. El sıkışmış, krediye başvurmuş, ve bu noktada babası kadar yakın Ali beyi arayıp danışmak istemiş. Ali bey de Veli’yi acilen bize gönderdi. Veli yanında merkezdeki evi satan emlakçı arkadaşla beraber geldi.

Evleri dolaştılar, Veli tabii ki çok beğendi bizim evleri 🙂 Ama ne yazık ki Veli’nin bütçesi bizim dairelere yetmedi. Problem burada başladı. Veli’nin aklı bizim dairelerde kalınca el sıkıştığı ve bütçesine çok daha iyi uyan ve daha büyük daire konusunda şüpheye düştü.

Bugün Veli’nin şüpheye düştüğü daireye gittim. Daire sahiden kocaman, malzeme seçimleri kalfa işi, yatak odaları ışıklığa bakıyor ama mutfak ve salon çok ferah. Evin en önemli artısı fiyatı ve Veli’nin ailesi için çok iyi bir noktada bulunması. Veli’yi benim evimi değil ama merkezdeki evi alması için başkasının dairesini tekrar satmak zorunda kaldım. Bizim evlerden almaya kalksa bütçesi çok zorlanacak ve sıkıntıya düşecekti. Veli de sonunda ikna oldu ve rahatladı.

Veli’ye bugün daire satmadım ama ev sahibi yaptım gibi hissettim.

Darısı bizim dairelerimizin başına.