3-5 ay önce meraklı bir çift ile e-tanışmıştım. Kendilerini hiç görmedim ama çok mesajlaştık. Sanırım Palmiye Park’a 1-2 kez gelmişler ama karşılaşamadık. Sonunda ne yaptılar ne ettiler Palmiye Park‘lı olmadılar. Ama ben yine de kontağı koparmadım; çünkü projelerimde görmek istediğim ailelerden kendileri. İnşallah 6 sene sonra gelecekler benim yaptığım projelerden bir tanesine.
Evin hanımı Ayşe; ne iş yapar bilmiyorum ama çok başarılı blogları var. Evin beyi Erhan. Onun hakkında daha detay vermiyorum, kendisi biliyor sebebini :)!
Ayşe ve Erhan’a niye Bornova’yı seçtiklerini sormuştum. Ayşe öyle bir cevap yazmış ki, bundan sonra Gaziemir’den ev satmamın 1. ve 2. çabalarımdan daha da zor olacağını hissediyorum. İnşallah yine yanılırım. Yazıya dokunmadan yayınlıyorum. Uzun bir yazı ama Ayşe çok akıcı ve görsel yazdığı için uzunluğu anlaşılmıyor. Yazının sonunda bir sorum var size, lütfen sonuna kadar okuyun;
Neden Bornova’dan Ev Aldık: 3 Sebep!
Sevgili Emlak Gurmesi okurları, biz ev alma maceramızda Bornova taraftarı olmuş ve bu uğurda Bornova’da bütçemize uygun ev ararken heba olmuş bir aileyiz.
Bornova’ya 8 yıl önce üniversiteyi kazandığımda taşınmış ve bu karmakarışık ilçeye daha ilk gördüğüm anda vurulmuştum.
Öğrenciliğimden bu yana yıllar geçti, derken işi Bornova yakınında buldum, kocayı Bornova’da buldum, geriye kocayla beraber Bornova’da bütçemize uygun alabilecek bir ev bulmak kalmıştı.
Bornova piyasasındaki, bizim istediğimiz kriterdeki ev fiyatları bizim gibi yeni evli bir çifti fazlasıyla aşıyordu. Sıfır binalar 250binlerde geziyordu, bizim verebildiğimiz rakamlaraysa hayvan bağlasanız durmayacak evleri gösteriyordu emlakçılar.
Bornova aşkımı bir tarafa bırakıp, kocama dedim ki, gel Izmir’in ucuz yerlerinden ev bakalım. Mesela her yeri inşaatla dolu Yeşilyurt’tan veya Gaziemir’den veya Girne’den.
Işe uzaklık ve yaşlıların ağırlıkla o bölgede yaşaması sebebiyle 🙂 Karşıyaka bölgesi bizim için elendi. Bize göre fazla sosyetik, fazla gösterişli ve fazla uzaktı. Biz, yaşayabileceğimiz, güvenli, temiz ve ufak da olsa MERKEZİ BİR KONUMDA yer alan bir ev arıyorduk. Karşıyaka bizim merkez tanımımıza uygun değildi. Ismini çizdik, “otur sıfır”
dedik.
Yeşilyurt kaldı geriye. Her ne kadar eşimin servis güzergâhında yer alsa ve ev fiyatları 3+1 jakuzili süper lüks dairelerde 120-50bin liralardan geçse de, içim ısınmadı. Bornova’da yaşamış bir bünyenin Yeşilyurt gibi bir semte alışması imkansız olmasa da çok zor. Jakuziyi severim, ancak evimin aşağısında yaşam akmıyorsa jakuziyede sıfırı veririm dedim.
Sonra bir sürü başka ev gezdik kekomançi emlakçılardan. Evler görünüşte eksiksiz! Arakat, kocaman mutfaklı, ankastreli, laminantlı, amerikan kapılı, ebeveyn banyolu, çift balkonlu, büyük, asansörlü…
Aklınıza ne gelirse var. Ancak bir gün benim bey, “Iraz bu evde tanımlayamadığım bir soğukluk var.” dedi. Akabinde ben evde her şeyin aslında “görüntü var ses yok” kıvamında olduğunu, mutfak dolaplarının kapakları elimde kalınca anladım.
Geriye kaldı Gaziemir. Gaziemir’de baktığım evlerden ilk bakışta beğendiğim, samimi söylüyorum Palmiye Park oldu. Tesadüfen internet reklamlarından ulaştığım sitenin minimal konseptine bayıldım. Benim gibi müdüründen izin istemeye utanan bir insan, o ilanı gördüğü gün öğleden sonra izin alıp, Gaziemir dolmuşunda aldı soluğu. Kafaya taktım, çok düşük fiyatlı 2+1 ler sunması, güvenlikli olması ve ana caddeye yani servis güzergahıma yakın olması sebebiyle burası benim evim olacaktı. O kadar emin gittim örnek daireyi gezmeye.
Çok da beğendik eşimle beraber. Hatta o benden daha çok taraftar oldu, Torbalı’daki işine yakın olacak diye.
Serdar Bey’e de çok kapris yaptık. Düşünsenize, kıl bir inşaat mühendisi benim kocam ve her şeyi sorgulayan uyuz karısı. Her gün başka soru sorduk Serdar Bey’e, utanmadan projeyi bile softcopy olarak göndermesini istedik. Yılmadı uğraştı bizimle, teşekkür ediyoruz Serdar Bey.
Palmiye Park’la yollarımızı ayıran, benim geleceği düşünerek çocuk yaptığımda iş yerime uzak olmama fikri oldu zira Gaziemir benim iş güzergahıma çok tersti, tamamen kişisel bir durum yani. Buna rağmen tüm akrabalarıma telefon açıp PalmiyePark’ın fotoğraflarını gönderdim, uzun uzun tartıştık telefonlarda ama işimden Gaziemir’e süren 1buçuk saatlik servis hattı yüzünden eledim orayı. Itiraf ediyorum arabam olsaydı belki şu an orada oturuyor olabilirdim 😉 Çünkü Izmir’de 2+1, sıfır, iyi bir kaliteye sahip, güvenlikli ve Palmiye Park’ın fiyatlarıyla ev bulmak imkansız gibi bir şey.
Bu kadar yorgunluktan sonra işime en yakın semt olan Bornova’yı yuva kurma yeri olarak seçtim. Sonunda kafamıza göre kompakt bir ev de bulup aldık. Neden mi?
1. Bornova yaşayan, her saat hayatın devam ettiği ve ihtiyaç duyabileceğiniz her şeye sahip bir ilçe.
Bornova’da sokaklar akşam 7’den sonra doludur. Sokaklarda köpek gezdiren bezgin insanlar yerine, cıvıl cıvıl yaşayan bir topluluk vardır.
Gece canınız dondurma mı çekti, en geç saatlerde bile mutlaka size yakın bir market açıktır. Büyük marketleri, Tansaş’ı Kipa’yı geçtim, küçük marketlerin çoğunun 7/24 aktif olduğu bir yerdir Bornova.
Aklınıza gelebilecek her türlü dükkanı/esnafı bulabileceğiniz bir yerdir Bornova. Hayatıma yeniden bir şeyi onararak kullanma kavramını sokandır. Şemsiye tamircisinden yufkacıya, ev yemekçisinden aktarına, çiğ kadayıf ev eriştesi satandan, ev baklavasına… ve hatta kırmızı sünnet konvoy arabasına bile ulaşabileceğiniz yerdir. Kamyonet mi gerekti, Meydan’da kamyoncular olur. Tansaş’ın fiyatları pahalı mı geldi, Kipa vardır.
Canınız Park mı çekti, Büyük Park’ta Portakal Kafe’de ağaçların altı vardır. Sıkıldınız, yeni evlenen arkadaşınıza hediye alacaksınız, Forum Bornova ve Ikea hizmetinizde. Oradaki kalabalık yordu mu? Süvari Caddesi’nde Rezine Kafe’de kahve keyfi yapmak var.
Geçerken Küçük Park’a inip öğrenci günlerinden kalma bir alışkanlıkla Üniversite Börekçisi’nden kaşarlı poğaça alıp, dönerken Arzu Kuaför’de saçları kestirip, gitmişken 525 Bar’da bir bira içip, akşam yemeğini Antepli Ramazan Usta’da yemek var. Sabah kalkıp yüksek lisans derslerine Edebiyat Fakültesi’ne on dakkada yürürsünüz. Gece 12 seansına Forum Bornova’ya sinemaya gidebilirsiniz. Sabaha karşı açık bir çorbacı bulup çorba içebilir, sabah 6’da hiç kapanmayan börekçiden tost yiyebilirsiniz.
Tüm bunları yaparken rahatsız edilmezsiniz, kimse tip tip bakmaz, yadırgamaz.
Bunların yanısıra, yürümeyi seviyorsanız ve bizim gibi aracınız yoksa, yürüyerek her yere ulaşma imkanını size sunan ve bünyesinde ÜNİVERSİTE bulunan bir yerden bahsediyorum size. Ege Üniversitesi Hastanesi’nden hiç bahsetmedim bile. Hanginizin evine beş dakika mesafede bir Üniversite Hastanesi var?
2. Metro Bornova’da !
Yeterli bir sebep değil mi diyorsunuz? Siz galiba hiç sabah trafiğinde çevre yolunda beklemediniz! Bornova Metro’yu kullanarak yaşıyoruz biz.
Eşim metro canavarı benim. Çabucak Hatay’a mı gitmek istiyoruz? Millet yukarıda trafikte radyo kanalı arayadursun, biz metroda onbeş dakikada varıyoruz.
Ulaşım dağıtımının da metro istasyonlarından yapıldığını düşünürseniz, ve Izmir’de trafiğin giderek arttığını benim gibi gözlemliyorsanız, metroya yakın olmanın ne derece önemli olduğunu göreceksiniz.
3. Kişisel Sebepler
Tüm bu avantajların yanısıra, iş yerime yakın olması, Otogar’a yakın olması, haftada 3 kez pazar kurulması ve bu pazarlara Izmir’in hiçbir yerine gelmeyen köylülerin gelmesi. Şehir merkezinde oturmama rağmen her hafta organik olarak taze taze beslenip, şevket-i bostan’dan ebegümecine, taze balıktan çiğ zeytine ulaşabilme imkanı. Her hafta pazarda aynı köylülerin muhabbetini dinleyip, dönüş turunda bir sümbül soğanı, limon fidesi alma imkanı. Yoksa siz hala GDO’lu, yıkanmış ve doğranmış market sebzelerini mi tüketiyorsunuz?
Uzun bir yazı oldu, iyi günler dileyeyim ben artık.
Ayşe’nin öncelikleri sizinkilere benziyor mu? Bornova sizce de bu kadar yaşanılası bir yer mi??