Kategoriler
Genel

CEBİNİZDEN PARA ÇIKMADAN 140.000 TL’LİK EVE NASIL SAHİP OLUNUR?

Banu’nun bir arkadaşının başından geçen gerçek bir hikaye! Hikayenin ilk bölümü aşağıda, sonu nasıl bitiyor ben de bilmiyorum ama çok çok çok merak ediyorum. Harika bir başlık! Buyrunuz…

CEBİNİZDEN PARA ÇIKMADAN 140.000 TL’LİK EVE NASIL SAHİP OLUNUR?
Bir İlkbahar Hikayesi – Bölüm 1
Adnan Bey çayından bir yudum aldı. Oturduğu pastanenin çörekleri güzeldi. Açık havada yaptığı bu ufak kahvaltı ona yetti. Bir çay daha söyledi garsona. Sabah mahmurluğunu daha yeni atabilmişti. Gazetelere göz attı. Antalyanın bu şirin ilçesinin temiz havasını bir daha içine çekti. Buradaki havayla geldiği Ankara’nın arasındaki muazzam farka inanamadı. Aylardan Mart idi ve Ankarada keskin soğuk havadan burda eser yoktu. Yol boyunca gördüğü mandalina, portakal ağaçlarıyla buraya bahar çoktan gelmişti. Hava da inanılmaz yumuşaktı. Bir kez daha ilerde buraya yerleşmenin iyi bir fikir olduğuna inandı.
Adnan Bey eşi ve çocuklarıyla birlikte Ankarada yaşıyordu ama küçüklüğünden beri Antalyada bir yer alma hevesi vardı. Esasında birikmiş bir parası da yoktu ama yine de gelip buraları görmek istedi. Gece 11’de Ankaradan otobüse bindi bir süre sonra da uyuyup kaldı. Gözlerini açtığında otobüs Manavgat sapağından sağa dönmüş Antalyaya doğru hızla yolalıyordu.
Serik’e indiğinde daha sabah 6’yı biraz geçiyordu. O da biraz otogarda oyalandıktan sonra ilçenin merkezindeki pastanelerin birine oturmaya karar verdi. Elinde internetten beğendiği evlerin bir listesi vardı onlara tekrar göz attı. Saat 9’a kadar pastanede oturduktan sonra elindeki listedeki evleri tek tek dolaşmaya karar verdi.
İlanların olduğu emlak ofisine girdi. Biraz sohbet ettikten sonra emlakçıya niyetini anlattı. Emlakçı hemen 4-5 yer gezdirebileceğini söyledi. Emlakçının arabasına atlayıp, birlikte evleri gezdiler. Evlerden hiçbiri internette göründüğü kadar iyi durumda değildi. İkisi nerdeyse rutubetten çürüme durumundaydı. İkisinin ciddi masrafa ihtiyacı vardı. Sadece birini olabilir diye değerlendirdi. Ona istenen parayı da çok buldu.
Ordan ayrıldıktan sonra başka bir emlakçıya gitti. Benzer muhabbetler orada da yapıldı. Birkaç iyi ev denk getirdi ama emlakçılar bunları yabancıya satma niyetinde olduğundan fiyatları yüksek tutuyorlardı. Onlardan da vazgeçti.
Öğlene kadar iki üç emlakçı gezdi. Daha sonra sahilde bir restaurana oturdu. Yemeğini yerken bir yandan da sabahın muhasebesini yaptı. Yeni yapılmış güzel evler vardı ama fiyatları genel olarak yüksek buldu. Ama buraya kadar gelmişken hemen pes etmek olmaz diye düşündü. Güzel bir ev bulmayı kafasına koymuştu.
Bütün öğleden sonra emlakçıların peşinde ev gezmekle geçti bazı ev sahipleriyle görüştü ama hiçbiriyle anlaşma sağlayamadı. Akşam saatlerinde otele dönüp yemeğini yedikten ve biraz TV izledikten sonra uyuyup kaldı.
Ertesi sabah resepsiyonun telefonuyla uyandı. Resepsiyona günaydın dedikten sonra önceki gece kendisini sabah 8de kaldırmalarını istediğini hatırladı. Hemen duşa girdi ve traşını oldu. Üstünü değiştirdikten sonra kahvaltı için aşağıya indi. Açık büfe kahvaltıdan tabağını doldurduktan sonra çayını da alıp bahçede düzenlenmiş masalara oturdu. Kuş cıvıltıları ve iğde kokuları eşliğinde kahvaltısını yaparken bir yandan da düşünüyordu. Dün hiçbir şey istediği gibi gitmemişti. Güzel bir ev bulurum diye birçok ev dolaşmış ama iyi bir alternatif denk getirememişti. Bugün de öğleye kadar daha önceden belirlediği birkaç evi gezmeye yine bir şey çıkmazsa Ankara’ya dönmeye karar verdi.
Yine birkaç emlakçıyı dolaştı ama istediğini bulamadı tam dönüp garaja gitmeye karar vermişken, yazıcıdan aldığı çıktıdaki bir ev dikkatini çekti. Emlakçısına baktı: ML Emlak Real Estate. Aslında olayı çoktan kafasında bitirmişti ama buraya da bakmadan gitmek istemedi. 10 dakikalık bir yürüyüşten sonra ofise girdi.
Merhaba
Merhaba buyrun.
Buralarda satın almak için ev bakıyorum, portföyünüzdeki evler nelerdir….
Emlakçı internetteki sitelerinden ve elindeki ajandadan evleri sıralamaya başladı. Adnan Bey, uzun süre bunları inceledikten sonra teşekkür etti. Kapıdan çıkmaya hazırlanırken emlakçı “Abi bir dakika” dedi. Başka bir dosya çıkardı. “Bu ev elimize yeni geldi. Henüz internete de vermedik. Adamın acil paraya ihtiyacı var o yüzden hemen elinden çıkarmak istiyor. Bir de buraya bakar mısın?”. Adnan bey zaten genel olarak kararlarını hızlı vermeyen, iyice düşünüp, tartan bir insandı. Ev gibi bir alışverişte ise durup dinlemeden anlamadan hızlı bir şekilde karar vermesi imkansızdı. Yine de eve bir bakmak istedi.
Adnan Bey evin bütün fotoğraflarına dikkatlice baktı. Bahçesini salonunu odaları banyoyu mutfağı tek tek detaylıca inceledi. Ev yaklaşık 75 m2’ydi. Ama yeni bir binaydaydı ve zemin kattaydı. Bakımlı görünüyordu. Bir kapısı binanın havuzlu bahçesine açılıyordu. Emlakçı anlatmaya devam etti. Sitenin yabancılara satılmak için hazırlandığını bu yüzden her türlü detayına dikkat edildiğinden bahsetti. Zaten dokuz dairelik bu binada 4 daire yabancıydı. “Ne kadar isteniyor” dedi. “Abi 100 milyar ama yine de ev sahibiyle bir görüşelim”. Bu evi görmek istedi. Emlakçıya “gidelim” dedi.
Yaklaşık 10 dakikalık kısa bir yolculuktan sonra emlakçının arabasıyla binanın önünde durdular. Kapıyı çaldılar. Evde oturan kişi evi satmak isteyen Zeki Beydi. Kapıyı eşi açtı. Eve buyur ettiler. Adnan Bey evi iyice gezdikten, bütün detaylara baktıktan sonra bir kanepeye oturdu. Zeki Beyin eşi, Adnan Beye çay ikram etti. Çay içerken Zeki Bey kendinden bahsetti. Antalya çevresinde otellerin ve binaların su tesisatlarını yapıyordu. Hali vakti yerindeydi. Çalıştığı yerler bu bölge civarında olduğu için o da yaptığı iş karşılığı aldığı bu daireye yaklaşık sekiz ay önce yerleşmişti. Ancak şimdi şartlar değişmişti. Eşi ve çocuklarını Antalya’da yalnız bırakmak istemiyordu. Ayrıca işinden dolayı acil nakit ihtiyacı vardı. O yüzden yaklaşık sekiz ay önce 140.000 TL’ye aldığı bu evi çok daha uygun fiyata vereceğini söyledi. Zeki Bey ayrıca yaptığı iş karşılığı 140.000 TL’ye bu evin kendisine devredildiğini gösteren belgeyi, Adnan Bey’e uzattı.
Adnan Bey evin havuza açılan bahçe kapısından çıktı. Havuzun etrafında dolaşmaya başladı. Bir kişi dikkatini çekti. Hava her ne kadar güzel de olsa Mart ayındalardı ve soğuk sayılırdı. Ama şezlonga uzanan kişiyi hava etkilemiyor gibiydi. Gidip yanına tanıştı. 55-60 yaşlarında olduğunu tahmin ettiği kişi İngiltere’den gelmişti ve adı Michael’dı. Michael İngiltere’de SPA hizmetinde çalışıyordu ve Antalya aşığıydı. “Biz bütün yıl güneşin hasretini çekiyoruz, o yüzden burada soğuk da olsa bu güneşi kaçırmak istemiyorum.”dedi. “Umarım evi alırsınız cok güzeldir buralar” dedi. Daha sonra selamlaşıp ayrıldılar.
1. Bölümün sonu
F.Y.

 

“CEBİNİZDEN PARA ÇIKMADAN 140.000 TL’LİK EVE NASIL SAHİP OLUNUR?” için 3 yanıt

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.